En küçüğü 14 olmak üzere 18 yaş altındaki onlarca kız çocuğuna cinsel istismarda bulunmak ve fuhuş ağı oluşturmak suçlamasıyla yargılanan Epstein, tutuklu olduğu New York Manhattan Metropolitan Merkez Hapishanesi’ndeki hücresinde 10 Ağustos 2019’da ölü bulunmuştu.
Açıklanan Epstein dava dosyalarında, Prens Andrew, ABD Başkanı Donald Trump, eski ABD Başkanı Bill Clinton, eski İsrail Başbakanı Ehud Barak, eski ABD Başkan Yardımcısı Al Gore, aktör Kevin Spacey, şarkıcı Michael Jackson, illüzyonist David Copperfield, avukat Alan Dershowitz ve eski New Mexico Valisi Bill Richardson gibi ünlü isimler yer almıştı.
“Epstein Dosyaları Şeffaflık Yasası”nın Kongre’den geçmesinin ve ilgili dosyaların 30 gün içinde açıklanacağının duyurulmasının ardından Epstein soruşturmasına ilişkin kayıtların bir kısmı ABD Adalet Bakanlığınca yayımlanmaya başlandı.
Söz konusu kayıtlar kamuoyunda büyük bir heyecanla karşılandı.
Ülke yeniden bu skandalla çalkalanmaya başladı.
Zaten ilgili haberler de tüm dünyaya dalga dalga yayılmakta…
***
Ama bir de dışardan çok fark edilmeyen bir diğer toplumsal fırtına var Amerika’da:
Ekonomik durum.
Trump’ın “Büyük Amerika” için başlattığı içe kapanarak ve gümrük oranlarını artırarak yol alma siyaseti çuvallamış gözüküyor.
Bu da memnuniyetsizlikleri artırırken Trump’a yönelik eleştiriler de sertleşiyor.
Olumsuz göstergelerin ilk başında işsizlik rakamları koşuyor.
Kasım ayında Amerika Birleşik Devletleri’ndeki işsiz sayısı 7.8 milyon olarak kaydedildi. Bu rakam, bir yıl öncesine göre 700 bin kişi fazla.
Çalışma İstatistikleri Bürosu’nun yayınladığı rakamlara göre, Kasım ayında işsizlik oranı da %4.6’ya ulaştı.
Bir yıl önce, Donald Trump seçildiğinde işsizlik oranı ve iş arayan sayısı sırasıyla %4.2 ve 7.1 milyondu.
Sağlık, sosyal yardım ve inşaat sektörleri dışında, imalat da dahil olmak üzere tüm sektörler durgunluk veya düşüş gösteriyor.
İşsizlikteki olumsuzluk da doğrudan Trump’ın popülaritesini etkiliyor. Trump’ın popülaritesi %36 ile bugüne kadarki en düşük seviyeye gerilemiş vaziyette.
***
Geçtiğimiz yıl boyunca ABD’de ortalama saatlik ücret %3.5 oranında arttı… Eylül sonu itibarıyla enflasyonun yıllık %3 olduğu hatırlanırsa, yevmiyelilerin geliri enflasyonun biraz üzerinde gerçekleşti.
Ancak bu artışta da yavaşlama var. Kasım ayında ortalama saatlik ücret %1.6 seviyesine düştü.
Amerikan iç siyasetinin en baş konularından biri de gelirlerdeki bu düşüş. Demokratlar, Donald Trump’a karşı güncel muhalefet stratejisini “fakirleşme” üzerine oturtmaya karar verdi.
Genel kanıya göre Kasım ayındaki New York belediye başkanlığı seçiminde sosyalist Zohran Mamdani’nin zaferini sağlayan da bu tema oldu.
***
Amerikalıların yaşam maliyetinden genelde şikayetçi oldukları görülüyor.
Halbuki Trump fiyatları düşürme sözü vermişti, ancak bu hiçbir zaman gerçekleşmedi; sadece benzin fiyatı Ocak 2025’teki 3.10 dolardan 2.90 dolara düştü.
Ne var ki siyasetçi her yerde siyasetçi… Gerçeklerden ziyade algı operasyonu ve savunma hep değişmez silahları… Amerika Birleşik Devletleri Başkan Yardımcısı JD Vance, her gittiği yerde “Sizin için her gün mücadele ediyoruz ve Joe Biden’ın bize dünyanın en kötü ekonomisini miras bıraktığı için bunu unuttuğumuzu bir an bile düşünmenizi istemiyoruz….” diyor.
“Yaşam maliyeti krizini çözmek için Donald Trump’tan daha istekli kimse yok,” demeyi de asla ihmal etmiyor.
***
Simplify Asset Management’ta portföy yöneticisi ve baş stratejist olan Michael Green yaklaşık 30 yıldır piyasalar üzerine çalışan bir araştırmacı. 23 Kasım’da kendi blogunda yazdığı bir yazı Amerika’da viral oluverdi.
Bu yazısında asgari ücretin 31.200 dolar değil, 140 bin dolar olması gerektiğini çok inandırıcı bir şekilde anlattı.
1963’ten beri asgari ücret, dört kişilik bir ailenin asgari gıda bütçesinin üç katı ölçü alınarak hesaplanmakta…
Michael Green şöyle yazdı:
“1963 ile 2024 yılları arasında her şey değişti.
Konut fiyatları fırladı.
Sağlık hizmetleri birçok aile için en büyük gider kalemi haline geldi.
Çocuk bakımı bir pazar haline geldi ve bu pazar aşırı pahalılaştı.
Yüksek öğrenim karşılanamaz hale geldi.”
***
Green’in hesaplamalarına göre, küçük bir kasabada dört kişilik bir aile için gereken minimum gelir 140.000 dolar olmalı… Ancak bu gelire Amerikan hanelerinin yalnızca üçte birinin ulaşabildiğini söylüyor ve bunun “hayatta kalma eşiği” olduğunu vurguluyor.
4 kişilik bir aile için asgari geçim ücretinin 140 bin dolar olması gerektiği iddiası tüm sosyal resmi değiştiriyor.
Gündemi sarsan bu blog yazısına göre resmi rakamlar, “Amerikalıların %34’ünün zengin olduğunu göstermiyor, sadece %34’ünün yoksulluktan kurtulmayı başardığını gösteriyor.”
Green’e göre 100.000 dolar kazananlar artık “yeni yoksullar”.
***
Trump, “Amerika’yı yeniden büyük yapma” vaadiyle işbaşına gelmişti.
Ama bir yıl dolmadan, artan yaşam maliyetleri yüzünden yıllık 100 bin dolar kazananların “yeni yoksullar” olduğu söylenen bir Amerika ortaya çıktı.
Dünyada da 2025 yılını altın ve gümüş fiyatlarının görülmemiş bir rekor fiyatla bitirmekte olduğunu da unutmamak gerek. Bu bile Trump faktörü nedeniyle güvensizliğin ve endişelerin hangi düzeyde seyrettiğini ispatlıyor.
Tabii bu gelişmeler bütün dünyayı ilgilendiriyor.
Trump’ın iktidarının nasıl ve ne kadar devam edeceğini bu ekonomik gelişmeler belirleyecek gibi görünüyor.
Trump’lı bir dünya ile Trump’sız bir dünya arasındaki farkın da bütün ülkelerin iç ve dış siyasetini etkileyeceği aşikâr.

