Türkiye, gelişmekte olan bir ekonomi olmasına rağmen, son 20 yılda savunma sanayiinde dünyanın önde gelen ülkeleri arasına girmeyi başardı. Bu dönüşüm “tesadüfi” değil; siyasi iradenin güçlü sahiplenmesi, uzun vadeli strateji, ekosistem oluşturma ve bağımsızlık hedefinin yarattığı toplumsal motivasyonun birleşimiyle ortaya çıktı. Bu başarı modeli ki, doğru önceliklendirmeyle ekonominin diğer sektörlerine yayılarak Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınmasına yön verebilir.
I. Savunma Sanayii Başarısı Nasıl Sağlandı?
1. Uzun Vadeli Siyasi Sahiplenme ve Stratejik Kararlılık:
Hükümetler değişse bile öncelik değişmedi. Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın (SSB) kurumsal devamlılığı kritik rol oynadı. 20+ yıllık yatırım perspektifi korundu.
2. Kamu-Özel Sektör İşbirliği ve Yerli Üretici Ekosistemi:
ASELSAN, TUSAŞ, ROKETSAN gibi çapa kurumlar etrafında KOBİ’lerden büyük sanayiye uzanan geniş bir tedarik ağı kuruldu. İleri teknoloji üreten onlarca firma, savunma projelerinin yan kollarıyla büyüdü.
3. Belirli Alanlarda Odaklanma ve Derinleşme:
“Her şeyi yapalım” yerine İHA/SİHA, elektronik harp, füze sistemleri, kompozit malzeme, radar gibi niş alanlara öncelik verildi. Bu odaklanma, rekabet avantajı yarattı.
4. İhracat Odaklı Büyüme:
Savunma ürünleri sadece iç pazar için değil, ihracat hedefiyle geliştirildi. Bu yaklaşım sürdürülebilir finansman sağladı ve döviz kazandırdı.
5. Teknoloji ve Mühendislik İnsan Kaynağına Yatırım:
Üniversite-sanayi işbirlikleri, teknoparklar, burs programları, Ar-Ge fonları insan kaynağını büyüttü. Genç mühendis kitlesi sektörü sürekli besledi.
İşte dünyanın konuştuğu bir başarı hikayesinin kısa analizi. Şimdi gelelim asıl meseleye:
II. Savunma Sanayi Modelinin Ekonominin Diğer Alanlarına Taşınması
Türkiye’nin kritik zayıflığı şu: Savunma sanayiindeki başarı ekonomik genelleşmeye dönüşmedi. Modelin ekonomiye yayılması için, bana göre, 3 temel prensip esas alınmalıdır:
1. Uzun vadeli strateji + siyasi sahiplenme
2. Öncü şirketler ve KOBİ ekosistemi oluşturma
3. İhracat odaklı, teknoloji yoğun üretime yönelme
III. Türkiye Ekonomisi İçin Sektörel Önceliklendirme
Aşağıdaki sıralamayı, hem küresel talep potansiyeli hem Türkiye’nin mevcut yeteneklerini dikkate alarak hazırlamaya çalıştım.
Katma değeri en yüksek sektör olması hasebiyle ve savunma sanayindeki mühendislik kapasitesini aktarmak en kolay aktarılacağı sektör olduğu için
“Yüksek Teknoloji Üretim ve Yazılım”ını ilk sıraya koydum. Sektörün alt açılımları ise:
Yarı iletken tasarımı, yapay zekâ uygulamaları ve savunmadan sivil pazarlara teknoloji transferi olabilir.
Onu takip edecek sektör de hem enerji ithalatını azaltmak, hem de ihracat geliri yaratma stratejik hedefine uygun olarak;
“Enerji Teknolojileri ve Yeşil Dönüşüm” sektörü olabilir. Bu sektörün alt açılımlarını: Batarya üretimi, hidrojen teknolojisi ve yenilenebilir enerji ekipmanları oluşturabilir.
Bunları takip eden 3. sektör ise, savunma sanayiinden transfer edilen yetenekler olan malzeme ve sensör teknolojisi ile yapay zeka’nın kullanımıyla “Sağlık Teknolojileri ve Biyoteknoloji” sektörü yer alır. Bu alanın alt sektörleri ise Yerli ilaç ve aşı geliştirme, medikal cihazlar ve yaşlı bakım teknolojileri olabilir.
Bunları ise; Türkiye’nin dış ticaret açığının kalıcı çözümünü oluşturacak gıda arz güvenliğinin ne kadar kritik olduğunu dikkate aldığımızda “Tarım ve Gıda Güvenliği Teknolojileri” takip eder.
Alt sektörler ise: Akıllı tarım, tohum geliştirme, robotik tarım ekipmanları olur.
Daha sonra Lojistik, Ulaştırma ve Uzay Ekonomisi sektörü gelir. Alt sektörleri ise: Uydu teknolojileri, akıllı ulaşım sistemleri ve bölgesel lojistik üs olma hedefi takip eder.
IV. Şimdi gelelim Ülke Yönetimi İçin Ayrıntılı İş Planı’na;
Aşağıdaki plan, savunma sanayindeki başarı modelini ekonominin geneline taşımak için uygulanabilir adımları içermektedir.
A. Stratejik Yönetim ve Devlet Yapısı
1. “Milli Teknoloji Konseyi” kurulması
-Savunma sanayiindeki SSB benzeri, ancak ekonomi geneline yayılan bir yapı.
-Görev: Sektörel master planları hazırlamak ve takip etmek.
2. 10 yıllık “Teknoloji Odaklı Ekonomi Programı”
-Savunmada olduğu gibi uzun vadeli yatırım perspektifi oluşturmak.
-Her yıl performans raporu yayımlanmalı.
B. Sektörel Odak ve Yatırım Planlaması
1. Stratejik sektörlerde lider şirketler belirlenmesi.
Her alanda “öncü şirket + KOBİ ekosistemi” modeli uygulanmalı:
-Yazılım: TÜBİTAK öncülüğünde
-Enerji teknolojileri: ASELSAN Enerji gibi yapılanmalar
-Biyoteknoloji: Kamu-özel merkezlerde kümelenme
2. Ar-Ge finansmanının 3 kat artırılması.
Savunma için kullanılan fon mantığı diğer sektörlere yayılmalı.
Şirket başına değil, ürün başına destek modeli uygulanmalı.
C. İnsan Kaynağı ve Eğitim Reformu
1. Üniversite-Sanayi Entegrasyonu.
Savunma sanayindeki “proje bazlı öğrenci yetiştirme” modeli diğer alanlara taşınmalı.
Her stratejik sektörde “mükemmeliyet merkezleri” kurulmalı.
2. Mesleki eğitimin yeniden yapılandırılması.
Savunmadaki tedarik zinciri yaklaşımı uygulanarak KOBİ’lere nitelikli teknisyen yetiştirilmeli.
D. Finansman Politikası
1. Kamu yatırım bankası modeli.
Almanya’daki KfW benzeri bir yapı.
Stratejik sektörlerde uzun vadeli, düşük maliyetli finansman.
2. Savunma projelerindeki “sipariş garantisi” modeli.
Devlet, yüksek teknoloji ürünlerini geliştirecek firmalara minimum alım garantisi vermeli.
E. Hukuki ve Regülasyon Altyapısı
1. Yatırım ve inovasyon dostu mevzuat.
Şirket kurma, patent alma, Ar-Ge teşvikleri sadeleştirilmeli.
2. Kamu ihalelerinde “teknoloji puanı”.
En düşük fiyat değil, teknoloji geliştirme kriteri öncelikli olmalı.
F. İhracat ve Global Markalaşma
1. Stratejik sektörler için özel ihracat ofisleri.
Türk savunma sanayiinin ihracat başarısı aynı yöntemle diğer sektörlere taşınmalı.
2. Türkiye’nin marka değerini artıracak “Ulusal Teknoloji Kampanyası”.
Savunmada oluşan milli özgüven, ekonominin geneline yayılmalı.
V. Sonuç
Türkiye’nin savunma sanayide elde ettiği başarı, doğru yönetildiğinde ekonominin tümüne taşınabilecek güçlü bir model sunuyor. Bu model:
-uzun vadeli planlama,
-siyasi kararlılık,
-kamu-özel sektör ekosistemi,
-insan kaynağı yatırımı
-ihracat odaklı büyüme
ilkeleri üzerine kurulu.
Aynı ilkeler ekonominin diğer alanlarına sistematik biçimde uygulandığında Türkiye, sadece savunmada değil; enerji, yazılım, biyoteknoloji, tarım ve uzay ekonomisinde de bölgesel ve küresel bir güç haline gelebilir.
Bu sevda bizim, yollar yürürüz, hedef bizim.
Bir Türkiye hayalimiz var ki senin, benim, hepimizin!

