Ekopolitik Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Ramazan Arıtürk, 15. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali’nde panelist olarak sunduğu “Mavi Marmara Olayı: Uluslararası Hukuk ve Uluslararası Ceza Hukuku Perspektifinden İsrail’in Sorumluluğu” başlıklı sunumunda, uluslararası hukukun dününden bugününe uzanan gelişim çizgisini ayrıntılı bir analizle ele alıyor. Arıtürk, devlet sorumluluğu, silahlı çatışma hukuku, evrensel yargılama yetkisi ve bireysel ceza sorumluluğu gibi uluslararası hukuk düzeninin temel taşlarını Mavi Marmara olayı özelinde yeniden değerlendirerek, okuyucuya mevcut hukuksal paradigmaların ötesine geçen derinlikli bir perspektif sunuyor.
***
Mavi Marmara olayı tek bir askeri müdahalenin çok ötesine geçen bir hukuki tartışma yelpazesi yaratmış; uluslararası deniz hukukundan insancıl hukuka, insan hakları hukukundan devlet sorumluluğuna, hatta uluslararası ceza hukuku mekanizmalarının işleyişine kadar geniş bir çerçevede normatif incelemeleri tetiklemiştir. Dolayısıyla bu sunum, sadece bir olayın hukuka aykırılığını ortaya koymayı değil; uluslararası hukukun kriz anlarında nasıl işlediğini, normlar arasındaki gerilimleri ve siyasal güç ilişkilerinin hukuki süreçlere nasıl yön verebildiğini analiz etmeyi amaçlamaktadır.
Sunumu başlıklar altında sistematik biçimde ilerleteceğim: Giriş ve Olayın Arka Planı, Gazze Ablukasının Hukuki Analizi, Müdahalenin Uluslararası Deniz Hukuku Çerçevesindeki Statüsü, İnsancıl Hukuk Bağlamında Kuvvet Kullanımı ve Sivillerin Korunması, Uluslararası İnsan Hakları Hukuku Açısından İhlaller, Devlet Sorumluluğu Hukuku Açısından İsrail’in Yükümlülükleri, Uluslararası Ceza Hukuku Perspektifi ve UCM Süreci, Muhtemel Uluslararası Suç Tiplerinin Sınıflandırılması, Komuta Sorumluluğu ve Bireysel Cezai Sorumluluk, Karşılaştırmalı Hukuk Analizi: Benzer Olaylar ve Hukuki Çıkarımlar, Uluslararası Adalet Mekanizmalarının Rolü ve Sınırları, Sonuç ve Değerlendirme: Mavi Marmara’nın Uluslararası Hukuk Düzenine Etkisi. Her başlığı derinleştirerek geniş kapsamlı bir sunum oluşturacağım.
GİRİŞ VE OLAYIN ARKA PLANI
Mavi Marmara, uluslararası sularda seyir halindeyken İsrail Savunma Kuvvetleri’nin silahlı müdahalesine uğradı. Müdahale sonucunda 10 sivil hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı ve yüzlerce yolcu zorla alıkonuldu. Bu olay Türkiye-İsrail ilişkilerini derinden etkilediği gibi, uluslararası hukuk çevrelerinde de geniş yankı uyandırdı. Bu olayın hukuki açıdan bu kadar büyük ilgi görmesinin nedeni, tek bir vakada deniz hukuku, insancıl hukuk, insan hakları hukuku, devlet sorumluluğu ve uluslararası ceza hukuku normlarının kesişmesidir. Yani Mavi Marmara, adeta uluslararası hukukun bütün normatif yapısının aynı anda sınandığı bir laboratuvar niteliği taşımaktadır. Olayın bir diğer önemli yönü, İsrail’in eylemini “deniz ablukasının icrası” şeklinde nitelendirmesi ve bu ablukaya meşruiyet kazandırma çabasıdır. Oysa uluslararası toplumun önemli bir bölümü, bu ablukayı kolektif cezalandırma şeklinde değerlendirmekte ve uluslararası insancıl hukuka aykırı kabul etmektedir. Bu nedenle bu panelde ilk tartışılması gereken konu Gazze ablukasının hukuki niteliğidir.
GAZZE ABLUKASININ ULUSLARARASI HUKUK AÇISINDAN ANALİZİ
Ablukanın Tanımı: Deniz ablukası, geleneksel olarak bir tarafın düşman kıyılarına denizden erişimi engellemek amacıyla uyguladığı bir savaş tedbiridir. 1909 tarihli Londra Deniz Savaşı Bildirgesi, ablukanın unsurlarını belirlemiştir. Uluslararası hukuk teamülleri bu unsurları hâlâ geçerli saymaktadır. Bu unsurlar: Duyuru ve şeffaflık, Etkinlik, Ayrım gözetmeme, Sivillerin aç bırakılmaması, Orantılılık, Barış zamanında uygulanamaması olarak sıralanabilir.
Gazze Ablukasının Kendine Özgü Niteliği: İsrail 2007’den itibaren Gazze’yi kara, hava ve denizden kuşatma altına almıştır. Bu kuşatma, klasik bir deniz ablukasından farklı olarak; sürekli ve açık uçlu bir karakter taşımakta, sadece askeri malzemeleri değil, sivil ihtiyaçları da kapsamaktadır, elektrik, yakıt, tıbbi malzeme gibi temel insani unsurları dahi etkilemektedir. Bu nedenle birçok uluslararası hukukçu Gazze ablukasını teknik bir deniz ablukası olarak değil, bir kuşatma politikası olarak tanımlar.
Uluslararası Hukuka Uygunluk Kriterleri Açısından Değerlendirme
Silahlı çatışma bağlamı: Bir ablukaya ancak uluslararası silahlı çatışma bağlamında izin verilir. İsrail-Hamas ilişkisi devletlerarası savaş niteliğinde değildir. Bu nedenle ablukanın hukuki temeli tartışmalıdır.
Etkinlik kriteri: İsrail donanması bölgede etkin olsa da etkinlik tek başına meşruiyet yaratmaz.
Sivillere aşırı zarar verilmemesi (San Remo Manual m. 102): Gazze’de kronik yoksulluk, temel gıda eksikliği, sağlık hizmetlerine erişimde ciddi sorunlar, altyapının çökmesi ablukanın siviller üzerinde ölçüsüz ve orantısız bir etki yarattığını göstermektedir.
BM İnsan Hakları Konseyi Raporu (2011): Bu rapor açıkça belirtmiştir ki, Gazze ablukası uluslararası hukuka aykırı kolektif cezalandırmadır.
Palmer Paneli’nin durumu: Palmer Paneli’nin siyasi nitelikli olduğu, hukuki bir inceleme yapmadığı akademik çevrelerde geniş kabul görmektedir.
MÜDAHALENİN ULUSLARARASI DENİZ HUKUKU AÇISINDAN STATÜSÜ
Uluslararası Sularda Gerçekleşen Bir Müdahale: Uluslarası Deniz Hukuku Sözleşmesi “UNCLOS” m. 87 ve 92’ye göre uluslararası sularda seyir özgürlüğü esastır. Yabancı bir gemiye müdahale ancak çok sınırlı durumlarda mümkündür. Buna göre; korsanlık, köle ticareti, yetkisiz yayın, bayraksız gemi, sahte bayrak şüphesi olarak tanımlanabilir. Mavi Marmara bu kategorilerin hiçbirine girmemektedir. Dolayısıyla İsrail’in müdahalesinin tek hukuki dayanağı “ablukanın icrası” iddiasıdır.
Abluka Hukuka Aykırıysa İcra da Hukuka Aykırıdır: Bu uluslararası hukukta temel bir ilkedir. Bir hukuka aykırı ablukayı icra etmek için kuvvet kullanmak, müdahaleyi de hukuka aykırı hâle getirir.
ULUSLARARASI İNSANCIL HUKUK (UİH) ÇERÇEVESİNDE KUVVET KULLANIMI
Orantılılık İlkesi: Mavi Marmara’ya yapılan askeri müdahalede yakın mesafeden ateş edilmesi, ağır silah kullanımı, teslim olmuş kişilere güç kullanılması, orantılılık ilkesinin ihlal edildiğine işaret etmektedir.
Askerî Gereklilik İlkesi: Mavi Marmara’ya yapılan silahlı baskın, operasyonun zorunluluğu ve sivillere verilecek zararın minimize edilmesi açısından sorgulanabilir bir nitelik taşımaktadır.
Ortak Madde 3 İhlalleri: Mavi Marmara’daki siviller çatışmaya taraf değildir. Bu nedenle Ortak Madde 3 kapsamındaki koruma hükümleri devreye girer, öldürme, işkence, insanlık dışı muamele ağır ihlal niteliğindedir.
Yukarıda anılan üç ilkede Mavi Marmara baskınında İsrail tarafından ihlal edildiği görülmektedir.
ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI HUKUKU AÇISINDAN İHLALLER
Yaşam Hakkı: Mavi Marmara yolcularına karşı AİHS m. 2 ve Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslarası Sözleşme (ICCPR) m. 6 uyarınca gereksiz öldürücü güç kullanımı, hedef gözeterek ateş açma yaşam hakkının mutlak ihlalidir.
Kötü Muamele ve İşkence Yasağı (AİHS m. 3): Müdahaleden sağ kurtulan Mavi Marmara yolcuları kelepçeli şekilde uzun süre bekletilmiş, tıbbi yardım geciktirilmiş, kötü muameleye maruz kalmıştır. Bu muameleler AİHS madde 3 e açıkça aykırı bir davranış olduğu görülmektedir.
Keyfi Tutma (AİHS m. 5): Mavi Marmara yolcularının zorla İsrail’e götürülmesi ve alıkonmaları, keyfi tutma yasağını ihlal eder.
DEVLET SORUMLULUĞU HUKUKU PERSPEKTİFİ
Devlet sorumluluğu, bir devletin uluslararası hukuka aykırı fiilinden doğan sonuçları düzenler. İsrail’in eylemleri pek çok uluslararası yükümlülüğün ihlalini teşkil etmektedir. Mavi Marmara’ya yapılan müdahalede yaşanan ihlaller arasında seyir özgürlüğü, yaşam hakkı, işkence yasağı, insani yardımın engellenmesi, uluslararası sularda barışçıl geçiş hakkı yer almaktadır. Bu ihlallerin sonuçları tazminat yükümlülüğü, özür ve tatmin, ihlalin durdurulması, sorumluların cezalandırılması, zararın giderilmesi şeklinde sıralanabilir.
ULUSLARARASI CEZA HUKUKU VE UCM SÜRECİ
UCM’nin Yargı Yetkisinin Temeli: Komor Adaları Roma Statüsü’ne taraftır ve Mavi Marmara Komor bayrağı taşımaktadır. Bu nedenle Statü m. 12(2) uyarınca UCM’nin kişisel ve coğrafi yargı yetkisi mevcuttur.
Savcılığın Gravity Test Gerekçesi
Savcılık üç kez yaptığı incelemede savaş suçu işlendiğini “muhtemel” görmüş ancak olayın “yeterli ağırlıkta olmadığını” belirtmiştir. Bu yaklaşım UCM’nin çifte standart uyguladığı eleştirilerini güçlendirmiştir.
MUHTEMEL ULUSLARARASI SUÇLARIN SINIFLANDIRILMASI
Roma Statüsü m. 8 uyarınca muhtemel suç tipleri kasten öldürme, işkence, insani yardımın engellenmesi, sivil bir nesneye saldırı, ağır özgürlükten yoksun bırakma. Olayın niteliği gereği insanlığa karşı suç kategorisi oluşmasa da savaş suçu kategorisi güçlüdür.
KOMUTA SORUMLULUĞU
Roma Statüsü m. 28’e göre operasyonu planlayan, operasyonu onaylayan, askerlere emir veren, ihlalleri önleyemeyen veya cezalandırmayan askerî ve siyasi liderler bireysel olarak suçluluk bağlamında sorumluluk taşır. Bu kapsamda İsrail’de hem askeri komuta kademesi hem de siyasi liderlik değerlendirilebilir.
KARŞILAŞTIRMALI HUKUK ANALİZİ
Sri Lanka Ablukası: Sri Lanka’nın Tamil bölgesine uyguladığı abluka da sivillere aşırı zarar verdiği için hukuka aykırı kabul edilmiştir.
Somali Korsanlığı Operasyonları: Uluslararası toplumun korsanlıkla mücadelede geniş müdahale yetkisi bulunmasına karşın Mavi Marmara korsanlık kapsamına girmemektedir.
ULUSLARARASI ADALET MEKANİZMALARININ SINIRLARI
Mavi Marmara davası, uluslararası hukukun siyasal etkiler karşısında ne kadar kırılgan olduğunu gösteren bir örnektir. Güçlü devletler karşısında uluslararası mekanizmalarının sınırlı işleyebildiği, siyasi baskıya açık olduğu, yargısal bağımsızlığın her zaman korunamadığı görülmektedir.
SONUÇ VE GENEL DEĞERLENDİRME
Mavi Marmara olayı; uluslararası hukukun sınandığı, normatif yapının kırılganlığının ortaya çıktığı, uluslararası adalet mekanizmalarının sorgulandığı, denizde insani yardım ve abluka hukuku alanlarında yeni tartışmalar doğuran çok boyutlu bir vakadır. Bu analiz bize şunu göstermektedir ki; Gazze ablukası hukuka aykırıdır. Mavi Marmara’ya müdahale uluslararası sularda yapılmıştır ve deniz hukukuna aykırıdır. Sivillere yönelik güç kullanımı savaş suçu niteliğindedir. Devlet sorumluluğu ve bireysel ceza sorumluluğu açıktır. UCM’nin soruşturma açmaması hukuki değil siyasi bir tercihtir. Mavi Marmara, uluslararası hukukun geleceğinde özellikle “denizde insani yardım koridorları”, “abluka hukuku” ve “uluslararası ceza adaleti” açısından önemli bir referans olmaya devam edecektir.

