Bir önceki “Yeni ekonomi-Eski ekonomi” başlıklı yazıyı şöyle bitirmiştim:
“Çağ derinden değişiyor ve sosyal bilim olan ekonomiyi de yeniden inşa ediyor. Yoksa çip üretimi tüm ekonomiyi hızla sollamazdı.”
Ancak ne çağın derinden değişmesi ne de çip üretiminin tüm ekonomiyi “hızla sollaması”, tartışmaları da sorulan soruları da çeşitli iddiaları da bitirmiyor.
Şu andaki mevcut yapının çökmeye mahkûm bir görüntü olduğunu iddia edenler var.
Nvidia veya OpenAI gibi şirketlerin şaşırtıcı değer artışlarının, somut gerçeklere değil bu şirketlerin kimi stratejilerine bağlı olduğu iddiası da sıkça dile getiriliyor.
Yapay zekâ alemindeki çip üretiminin çılgın yükselişi, piyasa oyunlarıyla sağlanan suni bir döngüye bağlanıyor.
Nitekim The Wall Street Journal , geçtiğimiz ayın sonlarına doğru “Döngüsel Yapay Zekâ anlaşmaları dalgası kazan-kazan durumu mu yoksa bir balonun işareti mi?” diye sordu.
Gazeteye göre “herkes birbirinden satın alıyor ve herkes herkesi finanse ediyor; nihai bir müşteri yok ve karmaşık ilişkiler” söz konusu.
Wall Street, durumu şöyle değerlendirdi:
“Sektör oyuncuları, çip üreticilerinin mikroişlemcileri satın almaları için Yapay Zekâ girişimlerine ödeme yapıyor… Yapay zekâ pazarı böyle soluk almakta…
Kötümserlere göre yapay zekâ ve çip süreci de 1990’ların sonlarında müşterilerine telefon terminalleri satın almaları için borç veren ve piyasa düzeldiğinde büyük kayıplar yaşayan Lucent benzeri telekomünikasyon ekipmanı üreticilerinin sonu gibi olabilir…”
***
Yeni Çağ ve Yeni Ekonomi tartışmaları çoğunlukla “eski mantık” ve örneklerle sürüyor. Bu nedenle tarihten örnekler aranıyor, tarihten örnekler veriliyor.
Gerçekten de ABD’nin geçmişinde her türlü örnek var ama sadece kötü örnekler yok, iyi örnekler de bulunuyor.
Lucent örneğinin tam zıttı olan Henry Ford örneği var mesela.
Olup bitenin yeniliğine vurgu yapanlar da bunu anımsatıyor.
Henri Ford 1914 yılında otomobil üreticisi işçilerinin maaşlarını günlük 5 dolara çıkarma kararı aldı.
Bu karar, sadece montaj hattı işçilerinin şirkete bağlılığını artırmakla kalmadı, onlara kendi araçlarını satın alabilecek ekonomik gücü de verdi.
İlk başta sermaye çevreleri Henri Ford’un bu radikal adımına karşı çıktı “karların israf edildiğini” savundu.
Ancak bir yıl içinde sektörde çalışan işçilerin iş değiştirme oranı hızlıca %16’ya düştü.
1921 yılına gelindiğinde, yılda bir milyon Model T satılıyordu ve Amerika tüketim toplumuna doğru gaza basmıştı.
***
Kazan kazan durumu mu, döngüsel balon mu?
Döngüsel balon olduğunu düşünenler son gelişmelere dikkat çekiyor. Çip üreticisi şirketlerin “ekonomik eylemleri” üzerinden örnekler veriyor:
Belki de çağımızın Henri Ford’u sayılabilecek olan Jensen Huang’ın yıllık net karı 72 milyar dolar… Yapay zekâ çip pazarının yüzde 70’ine sahip.
Şirketi Nvidia, Elon Musk’la sıkı bir iş birliğinde… Elon Musk’ınşirketi xAI yeni projeleri için çiplere ihtiyaç duyuyor… İhtiyacı olan çipleri almak için piyasadan 20 milyar dolar topladı.
Nvidia da Musk’ın şirketi xAI’ya 2 milyar dolarlık hisse senedi yatırımı yapmaya karar verdi.
Bunu “al gülüm-ver gülüm” ilişkileri olarak değerlendirenler var.
“Al gülüm-ver gülüm” iddiasının merkezindeki Nvidia’nın tek ilişkisi Musk’la değil. Nvidia, yüzde %7 hissesine sahip olduğu CoreWeave’den de 6,3 milyar dolarlık bulut hizmetleri satın almaya karar verdi.
Neden?
Çünkü CoreWeave da Nvidia’dan yüklü miktarda çip satın alacak.
***
New Jersey merkezli eski bir kripto para şirketi olan ve bulut hizmetleri sağlayıcısı olarak kendini yeniden tanımlayan CoreWeave’ın durumu en çarpıcı örneklerden biri.
Hatta vakıa olarak gösterilmekte.
Nvidia ile ilişkisine ek olarak, mart ayında 60 milyar dolarlık bir değerlemeyle halka açılan bu şirket, aynı zamanda hissedarı olan OpenAI ile 22 milyar dolarlık sözleşmeler imzaladı.
Şirketin uzun süredir müşterileri arasında Microsoft da var (gelirinin %60’ı) ve Microsoft, OpenAI‘ye yatırım yapıyor, gelirini OpenAI ile paylaşıyor ve Nvidia‘dan çip satın alıyor.
“Ürünlerimi satın alman veya hizmetlerimi kiralaman için sana borç veriyorum veya sana yatırım yapıyorum…” Şu anki finansal denklem bu.
Böyle bakıldığında sahiden de tam bir döngüsel çember… Şirketler parayı kendi aralarında döndürüp duruyorlar.
Çünkü yapay zekâ devrimi, on dokuzuncu yüzyıldaki demiryolu devrimini anımsatan biçimde borçla finanse edilen devasa meblağlar gerektiriyor.
***
Denklemi sorunlu görenlere göre bu sistemden sağlıklı çıkış, yapay zekâ hizmetleri için son kullanıcılardan ücret alınmasına bağlı.
Ama bu zor görülüyor. Hatta imkânsız bulunuyor.
En belirgin örneği de ChatGTP.
Standart ChatGPT aboneliği için ayda 20 dolar ücret alan OpenAI, 2025’in ilk yarısında 8 milyar dolar kaybetti.
***
Ancak bunun yeni bir süreç olduğunda, gelişmeleri bu iklime uygun değerlendirmek gerektiğinde ısrarlı olanlar bu kötümserliğe pek aldırmıyor.
Örneğin şubat ayında Tokyo’da düzenlenen bir etkinlikte “Kariyerim boyunca defalarca öğrendim ki katlanarak artan hıza güvenmek zorundasınız“ diyen OpenAI’nin CEO’su Sam Altman, sonunda paraya çevrilecek ürünlerinin karşı konulmaz cazibesine inanmak gerektiğini vurgulamakta ısrarlı.
Tabii ki Altman gibi düşünen başkaları da var…
OpenAI‘nin başkanı ve kurucu ortağı Greg Brockman, Wall Street Journal‘a verdiği demeçte, “Bilgi işlem gücü fazlalığından değil, bilgi işlem gücü eksikliğinden dolayı başarısız olacağımızdan çok daha fazla endişeleniyorum“ diyor.
OpenAI‘nin yeni uygulama genel müdürü ve grubun fiili iki numarası olan Fransız Fidji Simo, AFP‘ye verdiği röportajda ise şunları söylüyor:
“[Bu harcamalar], bilgi işlem gücüne ciddi anlamda ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde muazzam bir yatırım anlamına geliyor.
Bunu gerçekten bir balon olarak görmüyorum […] ve dünyanın, bilgi işlem gücünün en stratejik kaynak olduğunu anlayacağını düşünüyorum.”
***
Tartışma devam ediyor ve kimse görüşünden vazgeçmiyor.
Nobel ödüllü Paul Krugman, “balonların” kökenini demiryollarına kadar izleyen uzun bir tarihi yazıda, “Dairesel para akışlarının bir uyarı işareti olma ihtimalini göz ardı edemeyiz” diye yazdı.
Ancak tartışmalara katılan CNBC yöneticisi Jim Cramer bu endişeyi yersiz bulan bir açıklama yaptı:
“Size söylüyorum, bu sadece bir başlangıç. Kalkınmanın kayıpları olacak. Tıpkı demiryollarının yükselişi gibi… Tıpkı buhar makinesi, montaj hattı ve internet gibi…”
***
Yeni dönem… Yeni ekonomi…Ve yapılan tartışmalar…
Hepsine topluca bakınca yeninin dinamiğini keşfetmek yerine eskinin mantığı ve endişeleri mi devreye giriyor diye de soruyor insan.
Bu, belki de eskide kalanların hikayesi ile anlaşılamayacak ama kendi mantığı ve sözlüğünü yerleştirinceye kadar da kuşkular yaratacak bir dönem.
Buhar makinesi bulunduğunda, Sanayi Devrimi’nden çiplere gelineceğini tahayyül edememek gibi…
Zor, zahmetli ve çileli bir insanlık serüveni…
Tartışmalar ne olursa olsun insanlığın artık Yapay Zekâdan geri dönemeyeceği de kesin bir gerçek… Yapay Zekâ, yeni bir hayat yaratacağı gibi büyük bir ihtimalle yeni bir ekonomi de yaratacak.
O ekonomi yerine oturana kadar epey “balon” da ekonominin içinde uçabilir… Bu da zaten ekonomik değişimlerin kaçınılmaz süreçlerinden biri.

