İç Barış – Dış Barış

NATO üyesi ülkelerin askeri bütçeleri, ortalama olarak toplamda gayri safi yurt içi hasılalarının yüzde 2’sine tekabül ediyor.

Ancak birkaç ay önce haziran ayı sonunda Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) zirvesinde , askeri bütçelerde ciddi bir artış kararı alındı.

Bu artış, gayri safi yurtiçi hasılalarının (GSYİH) %3,5’ine, hatta tüm güvenlik harcamaları dahil edildiğinde %5’ine ulaşacak.

Bugünkü %2’lik orana kıyasla bu oran çok yüksek.

Ayrıca bu artış, nüfusun yaşlanmasından çevresel dönüşüm ihtiyaçlarına sürekli daha fazla bütçe artışı gerektiren gelişmiş ülkelerde, gittikçe zorlaşan kamu maliyesi sorunlarına denk geldi.

Bir yanda Ukrayna’daki savaş tüm hızıyla devam ediyor. Diğer yanda ABD’nin askeri desteği nispi belirsizliğini koruyor. Bu puslu siyasal ortamda, Avrupa’daki birçok hükümet bu zorlu bütçe tercihleriyle çalkalanıyor.

Şiddetli bir tartışma ortamına girmiş gözüken Avrupa kamuoyu ise içine düşülen ikilemi bir soruyla konuşuyor:

“Savunma mı, refah devleti mi?”

Bunu daha kestirmeden “Ordu mu, sağlık mı?” diye soranlar da var.

Tabii bu iki harcamayı birbirine karşı göstermenin tehlikeli olduğunu savunanlar da seslerini yükseltiyor.

Böyle bir gelişmenin “AB karşıtı popülistler ve Avrupa karşıtları tarafından nasıl istismar edilebileceğini” hatırlatarak siyasi sonuçlarına dikkat çekiyorlar.

Onlara göre; “Savunma mı, sosyal mi sorusunun cevabı şu: Avrupa her ikisinin de bedelini ödeyebilir ve ödemelidir.” 

***

Avrupa, “Ekonomik istikrarın toplumsal ve siyasi barış için elzem olduğunu anlamış” bir birikimden geliyor.

Her tarafta, “sosyal devletin” kurucusu İngiliz iktisatçı Keynes yad ediliyor.

Keynes’in İngiliz Hazine Bakanlığı’nda üst düzey bir yetkiliyken, iktisatçı William Beveridge‘in vatandaşları “beşikten mezara” koruyacak, ücretsiz sağlık hizmeti ve devlet emeklilik sistemiyle sosyal devleti savunan raporuna verdiği aktif destek hatırlatılıyor.

Halkların savaşlarda yaşadığı büyük acıların ve ödediği büyük mali faturaların “bir tür ödülü” olarak önerilen bu sosyal devlet planının savaş sonrası yıllarda gün yüzüne çıktığı hikâye ediliyor.

Bir yaşam biçimi haline gelmiş bu yerleşik haklar şimdi buharlaşacak mı?

***

Tartışma devam ederken en çarpıcı yanıtlardan biri Almanya Hükümetinden geldi.

Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) Başbakanı Friedrich Merz, on yıl içinde yarısı savunma, yarısı altyapı için olmak üzere yaklaşık 1 trilyon Euroluk bir yatırım planı oluşturdu.

Bu “tarihi” bir harcama planı olarak yorumlandı.

Ancak hemen ardından “Peki ya sosyal refah?” sorusu geldi.

Merz, ağustos ayı sonunda “Bugün sahip olduğumuz refah devleti artık ekonomik olarak ürettiklerimizle finanse edilemez” demişti.

Ne olacak peki?

Bir komisyon, yıl sonunda raporlaştırmak üzere sosyal sistemi reforme etmek için çalışıyor ama diğer yandan özellikle işsizler için “asgari gelir” uygulamasının tehlikede olduğu söyleniyor. Hükümet bu ödemelere göz dikecek mi, henüz belli değil.

Kimi gözlemciler, kaynakları daha çok savunmaya harcamanın sadece sosyal devleti değil çevreye yönelik özeni de hırpalamak anlamına geleceğini söylemekte.

***

Fransa’da güven oylaması alamadığı için istifa eden son Başbakan François Bayrou, bütçe teklifinde savunma bütçesi lehine tercih yapmak istedi.

44 milyar Euroluk kesintiler açıklanırken, savunma bütçesi %13 artırılacaktı.

Eğer öneri kabul görseydi Fransa Savunma Bakanlığı, 2025’te 95 milyar Euro ile en fazla harcama yapan bakanlık haline gelecekti.

Buna karşın kemer sıkma planı, kalkınma yardımlarını azaltacak, mülteci alımını kısıtlayacak ve üniversite bütçelerini donduracaktı.

Fransa’nın gerçekleştirmekte zorlandığı bu plan Finlandiya’da yürürlüğe girmiş gözükmekte… Kemer sıkma sosyal harcamalarda gerçekleşirken, Finlandiya savunma bütçesini de dört yılda neredeyse iki katına çıkardı.

***

Birleşik Krallık, Fransa ile birlikte Avrupa’nın en büyük iki ordusundan birine sahip. Şubat ayı sonunda, İşçi Partisi Başbakanı Keir Starmer, savunmayı finanse etmek için uluslararası kalkınma yardımlarında sert bir kesinti yapılacağını duyurdu.

Ve bu zor kararını kamuoyuna şöyle açıkladı:

“İngiliz ordusuna yapılan bu yatırım (…) ancak zor kararlar alınarak finanse edilebilir…

Bu yapmaktan mutluluk duyacağım bir açıklama değil.  

Ancak şu anda, İngiliz halkının savunması ve güvenliği her şeyden önce gelmelidir.”

Başbakan bunları söylese de Londra merkezli bir düşünce kuruluşu olan Mali Araştırmalar Enstitüsü‘nün bir raporuna göre, Birleşik Krallık için GSYİH’nın %3,5’ini savunmaya harcamak, “hükümetin, polis, sınır kontrolü, adalet ve hapishanelere harcadığı paranın tamamının kesilmesini “ gerektirecek.

Kısacası İngiltere de karmaşık bir bütçe denklemiyle karşı karşıya.

***

Sadece Ukrayna ile uzun bir sınırı olan Polonya’da ordunun güçlendirilmesi tartışmasız kabul görüyor:

“Bombalama sonucu hasar gören araçlarla geçen mültecileri gördükten sonra, savunma harcamalarındaki artışa kimse itiraz etmiyor.”

2025’te GSYİH’sinin %4,5’ini silahlı kuvvetlere harcayan ve 2026’da bu oranı %4,8’e çıkaracak olan Polonya, askeri harcamalarını artırma konusunda en kararlı Avrupa ülkesi.

Ancak araştırmacılar Polonya’da da “savunma ile sosyal yardımları” karşı karşıya getirmenin yanlışlığına vurgu yapmaktalar.

“Toplumları ikisi arasında seçim yapmaya zorlarsak, aşırılık yanlılarının iktidara gelmesiyle sonuçlanacak hoşnutsuzluk hareketleriyle karşı karşıya kalırız.

 Fransa ve Almanya’daki anketlere bakın!”

***

Her halükârda, siyasi iktidarlar için seçim de seçimler de zor olacak.

Ancak konuya en çarpıcı yorumu Malta Maliye Bakanı Clyde Caruana getirdi.

22 Eylül’de yaptığı konuşma elden ele dolaşmakta.

Malta Maliye Bakanı Clyde Caruana, savunma bütçelerini artırmanın “gerekli “ olduğunu kabul ediyor.

Ancak “sosyal güvenlik ağını dağıtarak” bunu yapmanın bedelini hatırlatıyor. “En başta artan eşitsizlikler ve toplumsal huzursuzluk, AB ülkelerinin savunmaya çalıştığı Avrupa projesini baltalayabilir.”

Ve “savunma-sosyal devlet” ikilemindeki bir hatanın muhtemel sonucunu çok çarpıcı ve muhteşem bir cümleyle özetliyor:

“Yurt dışında savaşlar kazanıp yurt içinde barışı kaybettiğimizi keşfetme riskiyle karşı karşıya kalırız.”

Mehmet Altan
Mehmet Altan
Mehmet Altan (d.1953) gazeteci, yazar ve akademisyen. İlk, orta ve yüksek öğrenimini İstanbul’da tamamladı. Yükseköğrenimi sırasında özel sektörde ve Türk Haberler Ajansında görev yaptı. 1979 yılında doktora yapmak için Fransa’ya gitti. Paris I. Pantheon Sorbonne Üniversitesinde, Türkiye-IMF ilişkilerini inceleyen çalışmasıyla 1980 yılında uzman, Türkiye’nin ABD ve SSCB ile ilişkilerini inceleyen teziyle de iktisat doktoru oldu. Doktora eğitimi sırasında çeşitli gazetelerde çalıştı, Cumhuriyet Gazetesinin Paris muhabiri olarak görev yaptı. 1984 yılında Türkiye’ye dönen Altan’ın 1985 yılında, Paris’teyken yazdığı denemeleri Kanatlı Karınca adlı kitapta topladı. Akademi Kitabevi Deneme Ödülünü alan bu kitaptan sonra, tezini kitaplaştırarak Süperler ve Türkiye Türkiye'de Amerikan ve Sovyet Yatırımları adıyla yayınlandı. Altan'ın, Türkiye’deki devlet kavramını irdelemeyi amaçladığı Marks’tan Sevgilerle adlı kitabının yanında, askeri darbelerin ekonomik nedenlerini incelediği Darbelerin Ekonomisi ve Türkiye’den yeryüzüne bakmaya çalıştığı edebi yazılarını içeren Matadorun Ölümü adlı kitapları da bulunmaktadır.

Diğer Yazılar

İlgili Yazılar

Çin Robotları Burada, Türk Robotları Nerede?

Günlük gündemlerin peşine düşmek yerine, olup biteni bir bütün olarak anlamaya çalışınca karşınıza kaotik karmaşasıyla 21. Yüzyıl çıkıyor. 2....

Orta Sınıf Eriyor mu, Büyüyor Mu?

Orta sınıflar dünyanın bel kemiğidir. Zafiyete uğrarsa dünya da yamulur. Bu nedenle ‘orta sınıf’ kavramı yerküreyi okumakta önemli pusulalarımdan biridir… Ayrıca...

Çin Birleşik Devletleri

Yazı şöyle başlıyordu: “Amerikalılar farkında olsun ya da olmasın, Trump yönetimi Amerika Birleşik Devletleri'nde kapitalizmi kökten yeniden inşa etmeye...

ABD Bir Hukuk Devletidir

Bir önceki “Yapay Zekaya Trump Damgası” başlıklı yazıda 21. yüzyılın en belirleyici teknolojisi olan yapay zekaya Trump yönetiminin damga vurma çabalarından...

Yapay Zekaya Trump Damgası

Yapay zeka konusundaki gelişmeler Amerika’dan başlayarak bütün dünyada hızlanıyor. Geleceği belirleyeceği anlaşılan “yapay zekanın” sınırlarının nasıl oluşturulacağı tartışılırken...

Trump’ın Hayran Olduğu Siyasetçi

Trump her zamankinden de daha fazla gündemde… Dünya Trump’ın davranış şifrelerini çözmeye çalışıyor. İlkeli ve tutarlı bir davranış rehberi...

Avrupa’yı Kavuran Tartışma: Miras

2025 yılına gelindiğinde, gelişmiş ekonomilerdeki insanların yaklaşık 6 trilyon dolar bir miras birikimine sahip olduğu hesaplanmakta, Bu, ilgili ülkelerin...

Orta Teknoloji Tuzağı

36 yaşındaki Antonin Bergeaud ekonomik büyüme, inovasyon ve teknolojik değişimin ekonomi ve işgücü piyasası üzerindeki etkileri konusunda uzmanlaşmış...

Gerçek Bir Rektör Konuşuyor…

Ben sektirmeden peşindeyim… Bilmem siz izliyor musunuz… Ya da izlemeye gerek duyuyor musunuz… Sırbistan yedi aydır yığınsal protestolarla sarsılıyor. Geçtiğimiz 28 Haziran...

“Tekno-Feodalizm” ve Silikon Vadisi…

Türkiye bayrama adım atmaz dünya da Trump-Musk kavgasının hararetiyle tutuşmaya başladı. Daha o zaman Los Angeles dünyayı sarsmaya...

Silikon Vadisi Şifreleri…

Paldır küldür, ne olduğunu anlayamadan güncelin peşinde yuvarlanıp duruyoruz… Ama galiba esas kurcalanması gereken 21.Yüzyılın ne olduğu ve...

Küreselleşme ve Liberal Demokrasi

Önce, aşağıdaki 20 maddeyi yavaş yavaş ama dikkatlice okumayı öneriyorum: 1- Washington’un dünyayı demokrasiler ve otokrasiler olarak ikiye ayırma...

Kamboçya Örneğinden Yola Çıkarak Ülke İtina ile Nasıl Çökertilir?

“Bir ülke nasıl çökertilir?” sorusu, ister istemez “çökmüş bir ülke nasıl olur?” sorusunu da peşinden sürüklüyor. Çökmüş bir ülke...

Trump ve Küreselleşmenin Gücü…

ABD Başkanı Donald Trump, 2 Nisan'da 60 ülkeye yönelik sarsıcı gümrük vergilerini açıkladı. Kimileri bunu “küreselleşmenin” sonu olarak...

Asya-Pasifik, Hindistan ve Orta Sınıflar

Suriye’deki gelişmeler, Orta-Doğu üzerine yapılan analizleri, yorumları ve tartışmaları iyice köpürttü. Orta-Doğu deyince bir müddet sonra sahneye ister istemez...

2024 Nobel Kimya Ödülünü Hangi Makina Almıştı?

Türkiye gündemine çok uzak ama Türkiye'nin yakın geleceği nasıl ıskaladığını gösteren bir soru sorarak başlayalım. Nobel 2024 Kimya Ödülü...

Ağ Toplumu

Kar, kış, kıyamet… Zemheri… Kapalı yollar, ulaşılmayan köyler. * * * 21. yüzyılın ilk çeyreği de hızlıca akıp gidiyor… Bulunduğumuz zaman dilimi belli...

Batı’da ve Türkiye’de Orta Sınıflar…

Batı’daki resmi kaynaklara danışırsanız: “Orta sınıf kavramı, toplumsal ölçeğin merkezinde yer alan nüfusu bir araya getirmektedir. Bir ülkenin ekonomik...